SİTEME HOŞGELDİNİZ.... - Şiir
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Rap Nedir?
  Soyadınıza Şükredin
  Gerekli Linkler
  Bilmeceler
  Ağaç Kesintisi
  Çevre Ve Sağlığımız
  Fabl
  Jean De La Fontaıne
  Yeşilay Haftası
  İstanbul'un Fethi
  Msn
  En Güzel Msn Nickleri
  Galatasaray Nickleri
  Fenerbahçe Nickleri
  Beşiktaş Nickleri
  Şarkı Sözleri
  En Güzel Msn İfadeleri
  AvAtArLaR
  Yazılı Avatarlar
  100 Dilde Seni Seviyorum
  Şiir
  GaLaTaSaRaY
  FeNeRbAhÇe
  BeŞİkTaŞ
  Futbolcu Resimleri
  Anında Görüntü Show
  Kurtlar Vadisi Pusu
  ŞaHAN
  Acemi Cadı
  Hepsi
  Selena
  Kaybolan Yıllar
  Herry Potter
  Tweety
  Kavak Yelleri
  Scooby Doo
  Arka Sokaklar
  Halide Edip ADIVAR
  Cahit Sıtkı Tarancı
  Aşık Veysel
  Can Yücel
  Dostoyevskı
  Fazıl Hüsnü Dağlarca
  Orhan Kemal
  Orhan Pamuk
  Mehmet Akif Ersoy
  Özdemir Asaf
  Orhan Veli Kanık
  Yunus Emre
  HZ.Muhammed'in Kısa Hayatı
  HZ.İlyas'ın Kısa Hayatı
  Teknoloji Nedir?
  Tekneloji
  Teknolojinin Zararları
  Galileo Galilei
  Luis Pasteur
  Madam Curie
  Thomas Alva Edison
  Wright Kardeşler
  Aspendos Antik Kenti
  Ayasofya Müzesi
  Çanakkale Şehitler Anıtı
  Dolma Bahçe Sarayı
  İshak Paşa Sarayı
  Pamukkale
  Sümela Manastırı

 

 

KEPEZ(serdar suvari)

Ansızın bir karasu iner
Deniz fenerinin gözlerine
Fener kör olur
Ve ağır ağır uyanmaya başlar
Deniz dibinin devleri
Koç sürüsü dalgalar toslaşır gerine gerine
Ötede yıkkın bir balıkçı köyünün çiçeksiz evleri
Evler ki denizlerde olup bitenleri bilmez
Bense bu kaderi iyi bilirim
Benim adım Kepez

Yıldızlar olmadı mı, dolunay olmadı mı
Gökyüzü de kördür
Yüreğindeki kara bulutlar
Durmadan yıldırımlar kusar
Yorgun bir gemi oturur kayalara
Karışır birbirine dua ve küfür
Korkuysa şapkasını her zaman
Kapkara bir dala asar
Bir yosun tarlasında dinlenirken
Gördüm ölümü kaç kez
Selam verip geçti gülümseyerek
Ben korkusuz Kepez


Kaç sünger ve inci avcısının
Kanına girdi bu denizler
Kaç taze gelin ihtiyarladı
Bu ufuklara baka baka
Her sabah
Neşeli bir ıslık aydınlığına
Evden çıkıp gidenler
Ya döndüler ya da hiç dönmediler
Yaralı akşamlara
Yalnız kalmayınca aç kalmayınca
Oğlak, kuzu melemez
Ben ne dramlar yaşamamışımdır bu kıyıda
Ben Kepez

Mutlu insanlarda gördüm
Gelip kollarımın arasında sevişen
Ama uzun sürmedi
Şıngır mıngır kristal ömürleri
Ne çığlıklar işittim rüzgarlardan
Mevsim mevsim değişen
Hele de yitik ekmekler gibi ayrılık türküleri
Tedirgin martıların
Kanatları vururken gez
Ben dilsiz bir görgü tanığıyım
Benim adım Kepez



Gün kısalır,
Bir gece de değişir renk renk haritam
Gün uzar,
Sızlayan süslü bir göğüstür Tarih-i Kadim
Sırdır, ayıptır
Gördüklerimin hepsini anlatamam
Gemiler gelip geçerken
Kaç dilden hüzünlü şarkılar dinledim
Gül yanaklı, lale dudaklı
Ne güzeller gördüm gitti gelmez
Ben hep aynı yerde beklerim
Benim adım Kepez

Bazen denize küserde
Gökteki yıldızlarla konuşurum
Bazen gidemediğim yerleri okşamak isterim
Bulamam ellerimi
Ay doğarken başlar
En uzun süren sarhoşluğum
Asırlar kemirse de
Koparamazlar zincirlerimi
Kimse kirli ayaklarıyla
Üzerimi tepeleyemez
Ben beş vakit
Sabrın gül suyuyla yıkanırım
Benim adım Kepez


Bahattin KARAKOÇ



SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR(serdar suvari)


Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor;ben kalıyorum
avareyim,asudeyim,yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.

Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor;ben gidiyorum.

Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat,ayrılığın boynunu vursun.

Usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken,bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür.













































 





































































Seni Seviyorum Demek İsterdim 


Seni seviyorum demek isterdim 
ölesiye bir duyguyla, 
taparcasına dil dökmek 
ve saçlarım ağarmadan söylemek isterdim 

Seni sarmak isterdim sonsuzlukla 
delicesine sevmek 
bir sarhoş gibi adını sayıklamak 
ve bağırarak kollarında ölmek isterdim 
gülüm ... 
                                      
Ahmet Kutsi TECER

Mavi Mavi Sevdim Seni

Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kalbim şimdi bir sokak çocuğu
Kelebekleri göç etti gönlümün
Issızlaştı hayat sanki
Sanki, sabahı eksik şiirlerimin.
Sanki, gecesi hep kanayan bir yara
Ve sanki, artık hep kanayacak...
Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim
Çare yok, ağlayacak.
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kapıları kendime ben açamadım
Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni
Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım..
Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım.
Savunamadım seni kimselere
Anlatamadım seni kimselere
Kimsesiz kaldım,En çok da sensiz...
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben..
Sana uyumak,Sana uyanmaktı hayat.
Sıratını geçtim yaşarken korkmadan
Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle
Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile
Tek sen gitme diye
Sonbahar oldum yaprak yaprak
Ağaç oldum köklerimi unutarak
Tesellisiz bir geceye fırlatıldım
Kalbimi dar kafese kapatarak
İçimdeki bir kanarya
Hiç susmadan ağlayacak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına
Beyazında akladım bulutunun
Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

DUR YOLCU

Dur yolcu bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın 
Bir vatan kalbinin attığı yerdir

Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda ,
Gördüğüm bu tümsek Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir

Bu tümsek koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki haşre dek  kemiğin etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
                 Necmettin Halil ONAN

 

 

 

Türkiye

 

Aşık olmuşum toprağına taşına,
Yerde gezen, gökte uçan kuşuna.
Baharına, yazına, kara kışıma 
Aşık olmuşum
Eli kalem, eli kazma, eli kürek tutan,
Yüzü toprak kokan,
Sınırlarında omuz omuza yatan
Însanlarına...
Benim iyi yürekli kardeşlerim
Senin dostlarındır; 
Kötü göz bakışlarından bellidir sevgilim
Menekşe tenli çiğden kokulu memleketim. 

Ekin biçtim tarlalarında demet demet,
Kaval çaldım, koyun güttüm yaylalarında,
Tuza bandım ekmeğimi;
Kolumu yastık yaptım düzünde, bayırında, 
Dizimde kuvvet, torbamda katık,
Damarlarımda dolaşan memleketim.

Gözlerin ne güzel deniz mavisi!
Ormanlar urban olmuş yeşil yeşil;
Uzanır kolların nehirler boyu,
Sıcak kucağında saadetim. 

Nice türküler yakıldı senin için;
Destanlar düzüldü,bayrak, bayrak,
Davullar vuruldu, dize geldi zeybeklerin;
Kapında nöbet tuttu yıllar yılı,
Gençliğim, heyecanım, gayretim.
Gözümde nur, içimde sevgi,
Elimde saz, dilimde türkü memleketim.

Türkiye, doğduğum,
Türkiye, doyduğum,
Türkiye, konduğum yurt! 
Yoluna can,
Yoluna kurban,
Yoluna aklımı verdiğim toprak,
"Adını "sevgili" koyduğum vatan.
Aşkım, imanım, hasterim.
Beşiğimi salladın, sendedir mezarım. 
Ve sen, gönlümde yatan memleketim
                                         Adil TURAN


Son Söz

Boğazından lıkır lıkır geçen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın çamurlu sokağın
Beyazın siyahın yeşilin
Pembenin kıymetini bil
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır
Kavak yelleri eser insanın başında
İnsanoğlu kızar öfkelenir savaşır
Halk için girişilen savaşta
O korkulu sevincin
Öfkenin kıymetini bil
Bil ki bu
Budur işte
Güneş yalnız dirileri ısıtır
Güneşin kıymetini bil.


Ölüm Kapıyı Çaldı Anne


Ölüm kapıyı çaldı anne
Belki seni özledim
Belki de en çok ölümü.
Ölüm kapıyı çaldı anne,
Şeytan bile terk eyledi beni azabıma
Daha doğumumda ararken baki sevgiyi
Yolumu kaybettim anne.

Senide aramış olabilirim sevgi diye
Hasret’i de,
Ölüm kapıyı çaldı anne.
Ölüm kapıyı çaldı…

Öfkem vuslata hakim şimdi.
Seni de özlemiş olabilirim
Beşik kertmem Hasret’i
Ve hatta ölümü.
En çokta ölümü özlemiş olabilirim anne.

Düş adasına ve düş kırıklıklarına giden gemide
Şimdi sensizim
Doğduğum günü hatırlıyor musun?
Ya da unutalı çok mu oldu?
Çok mu oldu doğduğum günü unutalı anne?

Yalnızlığa giden bir gemide sahipsizim şimdi.
Sahipsizim anne.
Sen de yoksun, Hasret de.
Bir seven bile yok yanıbaşımda anne
Dokunan saçlarıma pamuk elleri ile.

Ölüm kapıyı çaldı…
Nefessiz kalmak nasıl bir şey böyle anne
Soluk alamamak.
Azrail’in ellerine gitmek, gitmek ve dönmek
Ve bir daha gideceğini bildiğin halde.
Ölümün elinden dönmek…

Ölüm kapıyı çaldı,
Ölmek nasıl bir şey anne.
Nefessiz kalmak nasıl bir şey böyle.
Hasret diye çarpan kalbimin susması

Vuslata öfke
Nefretin küllerini yeni bir yangına saklamak
Ölmek değil mi anne?
Ölmek böyle değilse
Ve öfkenin vuslatını beklediğin halde
Ölmek nasıl bir şey anne?

İçimde adı olmayan bir yer acıyor anne
Ölüm kapıyı çaldı Hasret’im hala yok ortada
Gittiler sevdiğini söyleyenler birer ikişer anne
Gittiler hain kediler, gittiler anne…

Masal perisi niye hiç çalmadı kapıyı.?
Neden bu bir rüya uyan ademoğlu demiyor?
Masal perisi neden kabustan uyandırmıyor beni anne?

Bu defa ölmeden yani, birileri beni sevse, yıkılır mı cihan anne
Yıkılır mı cihan sevenin üzerine.

Ölüm kapıyı çaldı anne,
Belki seni özledim
Belki de en çok ölümü.
Hasret’i de özlemiş olabilirim.
İhtimal dahilinde…

Ölüm kapıyı çaldı anne.
Ölüm kapıyı çaldı…
Postacı gibi iki kere…

Ben doğmamış çocuklara don diktim
Yeni umutlar besledim anne
Ölüm gelmeyecek sandım
Zeynep ile top oynamayı vaat ettim anne.

Mutluluk neden hiç çalmadı kapıyı anne
Ya seni özledim, ya hasreti ya da ölümü…
Zeynep’i de özlemiş olabilirim.
İhtimal dahilinde…

Ölüm kapıyı çaldı
Ve bu bir şiir değil yalnızlığa yazılmış,
Sana ya da Hasret'e ya da ölüme hele.
İsyanlara ezgidir anne.
Ben ölümü özledim
Bu ölüme ezgidir artık anne
.


GİTME 

Mantığın sus diyorsada ben kapıdan çıkarken
Gözlerin kal diye bağırıyordu sanki...
Gitme dur yanımda kal diye yakarıyordu...
Ne olurdu ne olurdu sanki dudaklarından...
İki kelime dökülseydi
İki sözcük senin yanında kalmama yetecekti
<< GİTME BEBEĞİM BENİMLE KAL<< 


YARALI


Sende birini sevecek kadar yürek var mı
Veya biri için ağlayacak,gözyaşı dökecek
Seni seviyorum diyebilecek
Uğruna ölebilecek
Sanmıyorum olacağını
Sen sadece ağlatmayı bilirsin,kaçmayı
Sevene acı çektirmeyi bilirsin
Söyle başka birşey bilir misin?
Bilemezsin nerden bileceksin
Ama bunu unutma birgün sende seveceksin
Acı çekeceksin,kan ağlayacaksın
Belki beni o zaman anlayacaksın
Sevmek cesaret ister
Birgün o cesareti bulacaksın
Ama yaralanacaksın
Tıpkı yaralı bir kuş gibi uçamayac


 SENSİZLİK

SEN HİÇ GÖRMESEYDİM
SENİNLE TANIŞMASAYDIM
AŞKIMI FİLİZLEMESEYDİM
NE OLURDU KARŞILAŞMASAYDIK..

ŞİMDİ BEN SANA AŞIK OLDUM
AMA SEN BAŞKASINA AŞIK
KAVUŞAMICAZ HİÇ BİRZAMAN
AMA ŞUNU BİL SENİ HİÇ UNUTMUCAM!!!


SEVDİM SENİ BİR KERE

Sevdim seni bir kere,
Vazgeçmem ölsem bile
Sen ne söylersen söyle,
Bu aşk bitmez bunu belle.

Seni düşündüm yine bu gece,
Anldım geçmiyor sensiz gece,
Yokluğun vuruyor beni derde,
Bu aşk bitmez bunu belle.

Sakın başkasını arama,
Bırakmam seni anlasana,
Yapsanda türlü numara,
Bu aşk bitmez bunu belle.

İstediğini yapmadım mı?
Sana bakanları harcamadım mı?
Senin için ölümü göze almadım mı?
Bu aşk bitmez bunu belle.


AĞLAMA GÖZLERİM

Ağlama gözlerim, yeter yaşlar dökme
Mutluluk kucak açtı, işte gönlüme
Dur diyelim artık, çektiğmiz dertlere
Şu gelen sevgiyi de, yitirmeyelim

Biliyorsun çok çektim, felek elinden
Oyunuyla aşkımı, aldı elimden
Ağlama gözlerim, hayır yok maziden
Şu feleği bir daha, güldürmeyelim

Mutluluk güneş gibi, bize doğacak
Kararan şu dünyama, ışık tutacak
Ağlama gözlerim, aşk bizde kalacak
Gönlümü şu dertlere, düşürmeyelim


ÖZLEM BİTTİ


özlem bitti 
Sona erdi fırtınalı günlerim
Özlem rüzgarları çiçek açtı, gel
Doğdu özgürlüğün ısındı içim
Özlem taburları çiçek açtı, gel

Özgür ocağında gururum kaynar
Serildi yerlere demir kapılar
Ayrılık sancısı bitti güzel yar
Özlem sabırları çiçek açtı, gel

Kendi öz yurdunda esir olmuştun
Esaret altında kalpten solmuştun
Yine de doğruyu Hakta bulmuştun
Özlem zikirleri çiçek açtı, gel

Soydaşın Türkiye’m sevdalı sana
Öz kardeşim gel de kavuş Atana
Türk’ün havasını doldur kanına
Özlem nefesleri çiçek açtı, gel

Çok şükür güneşi gördü gözlerim
Birlik şarkısını söyler sözlerim
Ak toprağa secde eder yüzlerim
Özlem zincirleri çiçek açtı, gel 


SEN GİDİNCE

Sen bu şehirden gidince
Martılar öksüz şimdi
Göçmen kuşlar bekliyor
Boş dönüyor balıkçı tekneleri
Deniz lodosa verdi kendini
Köpürüp, çırpınıyor

Geçtiğin sokaklarda gece kuşları ötüyor
Korkuyor yavru kuşlar şimdi, ürküyor
Gölgene hasret sokak lambaları
Titriyor
Ağaçları çiçeksiz, suskun kuşları
Sen bu şehirden gideli
Her akşam güneş yorgun dönüyor

Sen gidince
Bulutlar geldi önce gözlerime
Gezdiğin sokaklarda,caddelerde
Damla damla düştü yere
Değmedi başım yastığa
Saçlarımın her teli
Bir iğne gibi
Battı gecelerde
Yüreğimi de sorma
Sorma yüreğimi
Giderken seninle
Götürdüğün o değil mi?

 
Yanımdayken Aradım Seni

Sen varken de aradım seni,
yokluğunda olduğu gibi,
belki seversin diye beni,
çözmeye çalıştım seni....

karanlıkta aradım seni, korkmadan,
soğuk kaldırımlarda aradım, bıkmadan,
artık bıktım yokluğundan,
soruyorum seni, her tanıdığından....

sensizliği kaldıramam bilirsin,
bilirsin de nerdesin,
sen şu yarama tek çaremsin,
sen hergün ağlattığın yüreğimsin....

satırları senle doldurdum,
her geçene seni sordum,
hiçbir şeyden değil, sensizlikten yoruldum,
artık kalbime adını koydum...

BIRAKMADILAR

Her akşam yüzlerce hayaller kurup
Dalmak istiyorduk bırakmadılar !
Bir aşk çeşmesinin yanında durup
Dolmak istiyorduk,bırakmadılar !

Şöyle bir düşündük gönüller yaslı,
Boş hayale daldık gözler hep yaşlı,
Bizden farklı mıydı Kerem'le Aslı,
Olmak istiyorduk,bırakmadılar !

Bir düş görsek hemen hayra yorardık,
Ne var ki gönüller artık karanlık.
Sen ben olsam beni,sende arardık,
Bulmak istiyorduk,bırakmadılar !

Şaşırıp kalmıştık,bu çıkmaz yolda
Bir gün arar olduk,koca bir yılda
Kaybolan sevdamız,kim bilir nerde
Bilmek istiyorduk,bırakmadılar !

Nerde kaldı bu aşk,sormayın bana
Ben bir yana düştüm,aşkım bir yana
Bedenler bıkınca,tak eder cana
Ölmek istiyorduk,bırakmadılar..!

BAĞIŞLA

Ya zamanından çok erken gelirim 
Dünyaya geldiğim gibi 
Ya zamanından çok geç 
Seni bu yaşta sevdiğim gibi 

Mutluluğa hep geç kalırım 
Hep erken giderim mutsuzluğa 
Ya her şey bitmiştir çoktan 
Ya hiçbir şey başlamamış 

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın 
Ölüme erken sevgiye geç 
Yine gecikmişim bağışla sevgilim 
Seviye on kala ölüme beş

 
Bugün 18 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol